Iran'da yaşanan bir dizi cinayet, ülkenin gündemini sarsan bir kadın katilin hikayesiyle ilgili şok edici detaylar sunuyor. "Kara Dul" olarak bilinen, İran’ın 57 yaşındaki kadın intihar fasilitasyonu yapan Zahra F., yaklaşık olarak 11 kocasını sırayla öldürmekle suçlanıyor. Eşlerinin şüpheli bir şekilde hayatını kaybetmesi üzerine başlayan soruşturmalar, bu trajik hikayenin arkasındaki karanlık motivasyonları gün yüzüne çıkardı. Bu haberimizde, Türkiye ve dünya basınında yer alan bu çarpıcı olayı ele alıyoruz.
Zahra F., yaşamı boyunca çok sayıda eşle evlendi ve onlardan yalnızca birkaçı, katledilmeden önce hayatta kalabildi. İran’da çok eşlilik bazı bölgelerde ve topluluklarda kültürel olarak kabul gören bir durum; fakat bu durumun Zahra’nın talihsiz eşleri üzerinde oluşturduğu etkiler oldukça trajikti. Şu anda randevu geçmişinde, 11 erkeğin cinayetiyle ilişkilendirilmesiyle tartışmalara neden olan Zahra'nın cinayetleri neden işlediği konusunda farklı teoriler ortaya atıldı. Kimi iddialara göre, kadın eşlerini sigorta için öldürdüğü ve ardından tazminat taleplerinde bulunduğu; diğer bazı söylentilere göreyse, bu cinayetlerin ardında daha derin bir psikolojik motivasyon yatıyordu.
İlk cinayet, Zahra’nın ilk eşi Nadir, ikisini birlikte yatak odasında bulduğu anı aktaran komşularının ifadelerine göre, karısının elinde bir şişe zehir ile girdiği bir kargaşada beyin kanamasının olduğu kaydedildi. Ardından gelen soruşturma ise, Zahra'nın çok eşli bir yaşam sürmesinden doğan gerginliklerin ve psikolojik boşluğun kendisine özgü bir dışavurumu olabileceğini gösteriyor. Kısa bir süre içerisinde şüpheli şekilde inmeye başlayan eşlerin sayısı, yerel halkta bir efsane haline dönüştü; Yemen köylerindeki insanlar, Sima adını verdikleri bu ifadeleri korkuyla anmaya başladı. Olayın derinlikle araştırılması sonucunda, son eşinin henüz yeni mezun bir öğrenci olduğunun öğrenilmesi dikkat çekici bir boyut kazandırdı.
Karakollarda ve sorgulamalarda kendisine yöneltilen suçlamaları ilk başta reddetse de, uzun süre geçmeden Zahra’nın itirafları bang Bang ensimmäistä kaliyaan olarak kaydedildi. Tüm bu cinayetleri yalnızca 'aşk' adına işlediğini söylemesi, herkesin dikkatini çekti. "Kendime ait bir yerde huzur bulmak istiyordum," diyen Zahra, her bir kocasının kendisine katlanmadığını ve mutluluğu bulma arzısının onu güçsüz bir konuma düşürdüğünü savundu. Sabahın erken saatlerinde sorgular devam ederken adli tıptan gelen raporlar, Zahra'nın psikolojik bunalımda olduğu ve birçok eşinin yanı sıra kendi zihninde içsel bir mücadele yaşadığına dair bulgularla destekleniyor. Ayrıca, "Kara Dul" lakabının nedeninin sadece onun katliamlarıyla değil; aynı zamanda kültürel anlamda bile korkulan bir figür haline gelmesinden de kaynaklandığı aktarılıyor.
Zahra’nın davası, İran'da ses getiren bir cinayet davası olmanın yanı sıra, toplumda çok eşlilik, kadınların özgürlüğü ve toplumsal tabuların sorgulanmasına dair tartışmaları da beraberinde getirdi. Mahkeme süreci zorlu bir mücadele içinde ilerlemekte. Kadın cinayetlerinin ve şiddetin arttığı bir ülkede, Zahra'nın hikayesiyle birlikte, pek çok kadının hayatı ve geçmişi sorgulanıyor. Bu cinayetler, bir yandan toplumsal cinsiyet eşitliği adına verilen mücadelenin zorluğunu gösterirken, diğer yandan da cinayetlerin arkasındaki derin psikolojik faktörleri su yüzüne çıkarıyor. Eğer Zahra F. gerçekten hapse girerse, bu konunun daha büyük bir sosyal tartışmaya neden olması bekleniyor.
Sonuç olarak, İran’daki "Kara Dul" olayı, yalnızca bir kadın katilin öyküsünü değil, aynı zamanda toplumsal normlar, cinsiyet eşitsizliği ve bireylerin içsel savaşları hakkında sorgulayıcılığı da beraberinde getiriyor. Olayın detayları ilerleyen günlerde daha fazla ilgi görecektir; çünkü bu ceza davası, ülkede ve dünya genelinde çağdaş kadın hareketleri üzerinde bıraktığı etki bakımından önemli bir örnek teşkil etmektedir.