İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, son günlerde medyanın gündeminde yer alan bilirkişi davasıyla ilgili olarak önemli bir açıklama yaptı. 2023 yılının Nisan ayında başlayacak duruşmada, İmamoğlu ve avukatlarının mahkemeye katılmayacakları duyuruldu. Bu durum, hem İmamoğlu hem de Türk siyasi arenası için büyük bir merak uyandırdı. Peki, bu gelişme ne anlama geliyor? İmamoğlu’nun bilmediğimiz yönlerini ve bu davanın İstanbul siyasetine etkilerini daha yakından inceleyelim.
Ekrem İmamoğlu’nun mevcut durumunu anlamak için öncelikle bilirkişi davasının arka planını gözden geçirmek gerekiyor. Bu dava, daha önceki dönemlerde İmamoğlu’na yönelik olarak çeşitli eleştirilerin yapıldığı bir sürecin sonucunda açıldı. Bilirkişi incelemesine tabi tutulacak olan konular, İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminde yürütülen projelerle ilgili karmaşık ve tartışmalı konuları içeriyor. Özellikle alt yapı çalışmaları, şehir planlaması ve finansal yönetim konularında çok sayıda iddia ortaya atılmıştı. İmamoğlu’nun avukatları, bu durumun hukuki çerçeveye oturtulması gerektiğini savunarak bilirkişi raporlarının bağımsız ve objektif olması gerektiğini belirttiler.
Öte yandan, İmamoğlu’nun avukatlarının duruşmaya katılmama kararı, kamuoyunda büyük bir şaşkınlık yarattı. Hukuki süreçlerde davalının avukatlarının yokluğu, genellikle olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ancak İmamoğlu'nun ekibi, bu kararı alırken birkaç stratejik neden öne sürdüler. Öncelikle, İmamoğlu'nun duruşmaya katılmaması, mahkemenin tarafsızlığını sorgulamak anlamına gelebilir. İkinci olarak ise, duruşma sırasında beklenen bilirkişi raporunun içeriğine ilişkin hazırlık yapmak için vakit kazanmayı amaçlıyor olabilirler. Dolayısıyla, bu durum, İmamoğlu’nun moral zaferi kazanmasına da yardımcı olabilir.
İmamoğlu’nun duruşmaya katılmaması, aynı zamanda geniş bir kamuoyuna ulaşma şansı tanıyor. Bilirkişi davasının detayları, sosyal medya platformları ve diğer medya organları aracılığıyla daha fazla tartışılabilir hale gelecek. İmamoğlu’nun bu sürecin dikkat çekmesini istemesi, önümüzdeki dönemdeki seçimler açısından da stratejik bir adım olabilir. Kendisi, sağlık sorunları, adli süreçler ve şehir sorunları gibi çok sayıda konuyu aynı anda yönetmek zorunda olduğunu biliyor. Ancak bazı gözlemciler, bu stratejinin arkasındaki nedenleri tartışmaya açıyor ve İmamoğlu’na yönelik olumsuz eleştirilerde bulunuyor.
Sonuç olarak, Ekrem İmamoğlu’nun bilirkişi davasında duruşmaya katılmayacağı haberi, hem siyasi hem de hukuki açıdan büyük bir yankı uyandıracak gibi görünüyor. Kamuoyunun tepkileri ve alacakları yeni pozisyonlar, İmamoğlu’nun siyasi kariyerinde yeni bir dönüm noktası yaratabilir. Şimdi gözler, duruşma tarihine ve sonrasındaki gelişmelere çevrildi. Türkiye, İmamoğlu’nun bu önemli süreçte neler yapacağını görmek için sabırsızlanıyor.